28 Mayıs 2015 Perşembe

DATÇA


Datça, Türkiye’de gitmediğim sayılı güney ve ege tatil bölgelerinden birisiydi ve nihayet bu arzum ve amacıma mayıs ayında ulaştım. Bu gezi için arkadaşımı da ikna ettikten sonra biletleri de aldım ve arzumuzu gerçekleştirmek için yola koyulduk. Giderken bileti Bodrum Milas havaalanından almıştım hedefimiz feribot ile Datça’ya geçmekti. Maalesef evdeki hesap çarşıya uymadı. Uzun bir kara yolculuğundan sonra Datça’ya ulaşabildik. İlk izlenim olarak ilçe merkezini yakınlarındaki bir Bodrum ve Marmaris ile karşılaştırınca çok küçük ve gelişmemiş olarak gözümüze çarptı. Bunun nedenlerini sorguladığımızda ve yerleşik Datça halkına sorduğumuzda Datça’ya ulaşımın zor olması ve tabiri caizse kuytuda kalması cevabını aldık. Gerçi son yıllarda burası da hareketlenmiş. Özellikle yollarının yapılması, ulaşımı kolaylaştırmış. Halkın bazısı bu durumdan mutlu olurken bazıları da şikâyetçi olmaya başlamış. Evleri değer kazanırken, olumsuz gelişmeler, kalabalıklaşma gibi problemler de ortaya çıkmış.
Datça’da biz 4 gün geçirdik ve ilçe merkezi küçük olduğundan istediğimiz koylara gitmek içinde araba kiraladık. Kendi aracınız yoksa koylara minibüsler var ancak sezonla ilgili olarak ya sefer saatlerinin arası çok açık oluyor ya da bazı koylara ulaşım yok.

Datça’ya Ulaşım
Datça’ya yazın Bodrum’dan feribotlarla ile kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Sezon dışında ise feribot imkânı olmadığından Havayolu ile gidiliyorsa iki alternatif var. Ancak yazacağım ikincisi çok daha kısa ve ekonomik.
İlki Milas havaalanına gelip oradan Muğla merkeze gitmek (17,5 TL) ve Datça aracını yakalamak. Datça Kop 24 TL’ye hizmet sağlıyor. Giderken bu rotayı izledik.
İkinci alternatif ise dönüşte kullandığımız, Dalaman havaalanına gelip oradan Marmaris merkezine gitmek (15 TL) ve Datça minibüsleriyle (15 TL) devam etmek. İkincisi daha hızlı ve tavsiye ettiğim.

Nereleri Gezebiliriz
İşe yarar bir harita
Datça merkez küçük olduğundan kısa bir yürüyüş ile her yeri gezebilirsiniz. Sahil boyunca bir tur ile kale ve liman bölgesini görebilirsiniz. Merkezde de denize girilebiliyor ama koylar daha cazip elbette. Koyları araba ve tekne turları ile gezip görebilirsiniz. Hatta bazı koylara kara yolu olmadığından tek yol limandan kalkan tekne turları oluyor.

İlk gün ilçe merkezinde gezip ertesi gün için araç kiraladık ve diğer günlerin planlarını yaptık.
Datça’nın bahsettiğim gibi fazla sayıda koyları var ve bu koylar gerçekten çok güzel. Kendi aracınız ile yolculuk ediyorsanız istediğiniz yerde durup fotoğraf çekebilir, denizin tadını çıkarabilirsiniz.

İkinci Gün Mesudiye köyünden geçip Ovabükü’ne indik. Sonra geri gelip Hayıtbükü ve Kızılbük koylarında denize girdik. Kızılbük koyunda bir tesis bulunuyor.
Bir sonraki durak Palamutbükü. Burası Datça’nın en büyük ve uzun koyu. Pansiyonlar ve restoranlar koy boyunca uzanıyor.
Palamutbükünden sonra Knidos’a varıyoruz. Antik kent gezilebilir ve gün batımını en güzel buradan izleyebilirsiniz. Konum itibariyle şaşırtıcı bir yerde kurulmuş olan antik kent bize biraz dağınık ve harabe olarak gözüktü.
Knidos’tan sonra Eski Datça’ya varıyoruz ama hava karardığından Eski Datça gezimizi yarına erteleyip merkeze dönüyoruz.

Üçüncü Gün Datça’nın doğusuna gidiyoruz. İlk durağımız Gebekum Koyu. Koyda Perili Köşk adında tesis bulunmakta. Aynı zamanda rüzgâr bu koyda güçlü olduğundan bir de sörf merkezi var. Ayrıca bu koyda küçük bir adada var ve denizden yürüyerek adaya gidiliyor
Daha sonra Aktur tatil köyü ve koyuna gidiyoruz. Kimsecikler daha gelmemiş. Bomboş iki tane çok güzel koy masmaviliği ile bizi karşılıyor. Aynı zamanda Aktur büyük bir ormanın içinde kurulmuş ve ağaçlardan gökyüzünü görmek imkânsızlaşıyor. Bir yanda Orman bir yanda masmavi deniz..
Akturdan sonra Karaincir Köyüne geliyoruz. Köy gibi olsa da daha çok ufak yazlık evlerinden oluşuyor. Buranın koyu diğer koylardan farklı çünkü taş yerine kumdan oluşuyor ve denizi de diğer koylar gibi birden derinleşmiyor. Boyunuza ulaşabilmeniz için deniz içinde uzun mesafe yürümek gerekiyor. Git git derinleşmiyor derler ya aynen öyle.
Dönüşte Datça Vineyard’a uğruyoruz. Şaraplarımızı tadıp, beğendiklerimizi satın aldıktan sonra Melih Bey ile sohbet ediyoruz. Kendisi hoş sohbet ve bilgili bir beyefendi dönerken yol üstünde Olive Farm’a uğruyoruz. İstanbul’da bir mağaza açmışlar. Zeytinle ilgili ve diğer başka ev eşyalarını bulabileceğiniz bir işletme.
Dönüşte merkeze çok yakın olan Kargı Koyuna gidiyoruz. Güneşi burada batırıp merkeze dönüyoruz. Kargı Koyuda merkeze çok yakın üstelik deniz burada çok berrak. Taşlardan girişte ve çıkışta biraz kayma problemi yaşayabiliyorsunuz.

Dördüncü Gün arabayı teslim edip merkezdeki taşlık plajına gidiyoruz. Hemen limanının yanında yer almasına rağmen deniz çok temiz ve güzel. Üstelik sıcak suyuyla hastalıklara şifa olduğu söylenen Ilıca gölü de hemen arkamızda burada göle girmeye pek sıcak bakmasak da giren gençler görüyoruz.

Nerelerde Yedik
Zekeriya Sofrası, Datça ilçe merkezinde her vakit ev yemeklerini tadabilirsiniz. Bizim en çok gittiğimiz işletme burası oldu. Bir tek Damat Tatlısı hayal ettiğim kadar güzel değildi. Etli Ana yemekler 10 TL den başlıyor.
Cafeinn, burada yemek yemedik ama iki akşam üst üste tatlı yemeğe gittik. Şahane Brownie-kek yapıyorlar. Yanında sade dondurma servis ediliyor. Servis ve ilgi bizi memnun etti. Tatlı fiyatları 9-10 TL.
Sarıhoş restoran, Palamutbükünde denizden çıktıktan sonra öğle yemeğini değerlendirdiğimiz mekân. Ahtapot salatası, bademli levrek, kalamar, salata her şey çok lezizdi. Badem meşhur olduğu için Datça’da hemen hemen her yemekte badem kullanılıyor. Fiyatları 20-22 TL aralığında değişiyor.
Organik ürünler satan dükkânlardan bal, zeytin ve badem alabilirsiniz. Bir tatlı sever olarak Badem ezmesini yedim fakat Edirne’deki badem ezmesi kadar güzel değildi diyebilirim.


Cafeinn tatlıları


Nerede Kaldık
Konaklama işini son dakikaya bıraktık ve şansımız yine yaver gitti. Datça merkezde Uğurlu apartta 4 günlük konaklamamız boyunca çok rahat ettik.  Apart otel sahipleri Kübra Abla, eşi, kızı çok tatlı ve misafirperver insanlar. Bizleri sanki evlerinde konuk etmiş gibi yakın ve sıcak ağırladılar. Kendi evlerinde kahvaltıya bile davet ettiler. İsterdik ki Kübra Ablanın sahilde işlettiği restoranda leziz yemeklerini tadabilelim fakat sezon başlamadığı için açılışını yapmamışlar.  
Datça, sakin bir tatil doğa ile baş başa ve sessizlik arayanlar için güzel bir belde. Gece hayatı yaşamak isteyenler ise yönlerini başka beldelere çevirsinler. Deniz kenarında lezzetli, güzel yemekler yemek, tertemiz ve soğuk koylarında denizin ve güneşin tadını çıkarmak isteyenler, mis gibi oksijen dolu havasını solumak isteyenlerse dosdoğru Datça’ya rotalarını çevirsinler. Heredot’un Bozcaada için söylediğinin benzerini Strabon da Datça için söylemiş. ” Tanrı yarattığı kulun uzun ömürlü olasını istiyorsa Datça Yarımadasına bırakır”




Ovabükü

Hayıtbükü


Knidos 

Merkezdeki Taşlık Plajı