17 Mart 2012 Cumartesi

Dünya Salon Atletizm Şampiyonası



Dünya Salon Atletizm Şampiyonası tabiri caiz ise rüzgâr gibi geçti. Türkiye için büyük bir önem taşıyan bu turnuvaya saha içinden pek olmasa da arka planından tanıklık ettim. Mezun olduktan sonra kalıcı bir iş ararken aynı zamanda dönemsel işlerle de ilgileniyordum bu vesileyle bir organizasyon şirketi aracılıyla 12 gün boyunca şampiyonada çalışma fırsatı buldum. Görev alanım TV compound alanı diye adlandırılan bölgede tedarik elemanı olarak çalışmaktı. İşin tanımını anlatırsak turnuvayı yayınlayacak olan ulusal kanal TRT ve diğer ulusal kanallar ile yabancı yayın kanalların salon dışındaki konumlandırılması ve ihtiyaçlarının giderilmesiydi. Canlı yayın araçlarının konumlandığı bölgede onlarca konteynırdan ve içindeki eşyaların yerleştirilmesinden sorumluyduk.  Bu konteynırların içinde masa, klima, plazma TV, bilgisayar, yazıcı ve telefon bulunmaktadır. İş basit gibi görünse de içerdiği detaylar nedeniyle uğraştırıcıydı.


Gittiğim ilk günden başlarsam, 29 Şubat itibariyle bizim çalışacağımız yer yoktu. Günler içerisinde asfalt döküldü, çevre düzenlemesi yapıldı. Salonu gezdiğim ilk gün ile turnuvanın son günü arasında kocaman farklar vardı. Açıkçası neden bu kadar geç kalındı diye eleştirdim ve hala eleştiriyorum. Çok önceden bu turnuvanın İstanbul’da düzenleneceği kesinken hiçbir hazırlık yapılmaması her şeyin son günlere bırakılması gelenek haline gelmiş Türk erteleyiciliğinin, her şeyi son ana bırakma alışkanlığının sorgulanması gerektiğini gösteriyor. Işıklandırması ve koltuk kapasitesini yetersiz buldum. Hummalı bir çalışma sonunda, yüzlerce insanın dayanışma içinde çalışmasıyla salon tam anlamıyla şampiyonaya hazır hale getirildi. Bu işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenme fırsatım da oldu aynı şekilde nasıl bir kaynak israfı ya da fedakârlık yapıldığını görme fırsatım. Defalarca kırılan merdivenler ve sökülen taşlar, asfaltlar…
Şampiyonanın ilk günü geldiğinde ise herkeslerde bir heyecan vardır. Salon dışı gayet hareketliydi. Her renkten, milletten insanla konuşma fotoğraf çektirme şansı vardı. Genellikle insanlar internet üzerinden biletix’den aldığı biletleri yazdırıp salona giriyorlardı.  Seyircinin genel olarak hakkını verdiğini düşünüyorum. Eleştiri getireceğim tek nokta ise yeterli sayıda Türk izleyici görememiş olmamdır. Böyle bir şans ayağımıza kadar gelmişken değerlendirmemek üzücü. Britanyalı ve Yunan seyirciler ağırlığı oluşturuyorlardı. Müsabakalar yapılırken salon içini gezme fırsatım oldu. Basın tribününden, vip alanına, localara ve başbakanın odasına kadar her yeri görme şansım oldu. 12 gün önceki durumu ile şimdiki durumu arasında büyük farklar var. Terk edilmiş salon şimdi şampiyonaya tanıklık yapıyordu. Şampiyonanın açılışını ise başbakan, spor bakanı, İstanbul valisi ve büyükşehir belediye başkanı gerçekleştirdi. Özellikle başbakan gelirken alanda herkeste heyecan ve merak görülmeye değerdi.
Sporcular oyunlar öncesi ısınma hareketlerini Sinan Erdem spor salonunda gerçekleştiriyordu. Bu anları da yakından izleme fırsatım oldu. Sporcuları izledikçe kendi vücuduma ne kadar acımasız davrandığımı fark ettim. Atletleri izledikçe insanın kilometrelerce koşası ve spor yapma isteği uyanıyordu. Güzelliğinden ötürü göz hapsine aldığım Alina Talay’ın kadınlar 60 m engellide başarılı olması, hiç tanımadan yer verdiğim bana teşekkür ederim diyen Pascal Martinot-Lagard salon içinde yarış kazanırken görmek sonra gidip fotoğraf çektirmek güzel anılardı. Üzücü an ise kuşkusuz ki Ukraynalı sırıkla atlamacı Hanna Shelekh’in yaşadığı talihsiz kazaydı. Korkutan bu kaza sayesinde dünya sırıklı atlama rekorunu elinde bulunduran Sergei Bubka’yı yakından görme fırsatım oldu. Kendisi uzaktan olduğu kadar yakından da karizmatik görünüyordu.  Şampiyonada yaklaşık 800 gönüllü yer aldı. Gönüllüler, atletlere özel ilgi gösterdi hatta bazı gönüllülerini sınırı aşıp oyunculardan zorla formalarını alma isteği içerisinde olduğunu gördüm. Turnuva boyunca yakından görüp fotoğraf çektirmek istediğim Yelena Isinbayeva’yı ısınma salonunda denk gelemedim fakat ödül töreninden sonra salon içinde rast gelip yakından görme ve fotoğrafını çekme şansım oldu. Kendisi gerçekten alanındaki başarısı kadar güzelliği ve sempatikliğiyle dikkat çekiciydi.
Her şey bittikten sonra salona girip biraz sahada gezindim ve etrafa şöyle bir bakındım. Dışarıdan bakılınca her şey bitti gibi görünse de içeride sökülmeyi bekleyen yüzlerce kablo, televizyon, ekran ve eşya bulunmaktaydı. Bunca hazırlık ve insan emeği sadece 3 günlük fakat ülke prestiji ve olimpiyatları düzenleme fırsatı açısından büyük bir öneme sahip şampiyona içindi. Ülkemizde nice böyle güzel şampiyonalar düzenlenir umarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder