2 Nisan 2014 Çarşamba

Bosna-Hersek


Sarajevo- Saraybosna

Miljacka Nehri
Türklerin bu şehir için kullandığı isim ile Saraybosna, Boşnakların kullandığı isim ise Sarajevo şehri adını saray-ovasından alıyor. İki dağın arasında, düz bir ovada olduğundan saray ovası adını alarak günümüzdeki anlamına ulaştığı belirtilir. Kurban bayramında eksik bıraktığımız ve gelemediğimiz için üzüldüğümüz bu güzel ülkeyi 4 günlük bir ziyaret gerçekleştirip hem Saraybosna hem de Mostar’ı gezme fırsatını aylar sonra yarattık.

Öncelikle Saraybosna’da ne yapılır ve niçin gidilir? Eğer tarihe ilgi duyuyorsanız, doğayı seviyorsanız ve bir gezgin zihniyetine sahipseniz mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Bosna Hersek’in diğer şehri Mostar’a ise bir gün yeterli olur ve günübirlik gezilebilir ama biz akşamını da görmek istedik ve bir gece de Mostarda kaldık. Kalan üç günümüzü de Saraybosna’da geçirdik.

Nereleri Göreyim, Ne yapayım

Gezilecek yerlerin hemen hemen büyük kısmı birbirine yakın.

Latin Köprüsü, 1.dünya savaşının başladığı yer olarak tarihe geçer.

Saraybosna müzesi [1] Latin köprüsünün hemen orda olup Sırp milliyetçisi suikastçı Gavrilo Princip ve imparatorluk hakkında bilgiler öğrenilebilir.

Gallery 11/07/95,  Srebrenitsa da yapılan Müslüman katliamına dair bir kısa film, fotoğraflar, bilgisayar gösterimi görebilirisiniz. Duygusal olarak insanı çok etkileyen ve öfkelendiren bir galeri mutlaka gezilmeli. Hemen Saraybosna katedralinin yanında.[2]

Tünel, Saraybosnalıları savaş sırasında hayata bağlayan 800 metrelik tünel. Genişliği 1 m yüksekliği 1,5 metre. Bu tünelden her türlü erzak, mühimmat ve insan geçiş yapmıştır. Şimdi sadece 25 metrelik kısmı ve fotoğraflardan belgelerden oluşan müze kısmı geziliyor. Ulaşım ise biraz sıkıntılı. Merkezden 1 numaralı tramvaya binip Ilıca da inip 32 numaralı Butmir otobüsü ile ulaşabiliyorsunuz. Taksiciler ile iyi bir pazarlık yapılırsa 25-30 km ye gidilebilir.

Başçarşı, Saraybosna’nın Türkiye ye en çok benzeyen bölgesi. Safranbolu ve Old Town olarak düşünebilir. Şehrin merkezidir.

Saraybosna kütüphanesi, yenileme çalışmaları devam ediyordu. Dışarıdan dikkat çeken bir mimariye sahip. Hemen nehrin kenarında yer alıyor.

Ferhadiye Caddesi
Ferhadiye Caddesi, Başçarşının hemen bitiminde bambaşka bir ülkeye gelmiş gibi oluveriyorsunuz. Avusturya-Macaristan imparatorluğundan kalma binalarıyla tam bir Avrupa şehri biz de Taksim, Belgrad da knez mihajlova caddesi gibi.

Saraybosna Katedrali Katedrala Srca Isusova Boşnak dilinde. Neo-gotik tarzdaki bu bina buluşma noktası gibi. Ferhadiye Caddesi üzerinde yer alıyor.

Mezarlıklar, şehrin tepelerinde bembeyaz göze çarpıcı.

Gazi Hüsrev Bey Camii Hünkâr Camii, Ali paşa camii... Park Prinçevadan gözümüzün gördüğü camileri saydığımızda 18 19 gibi rakam bulduk.

SV. Ante Padovanskog katolik kilisesi ve hemen yanındaki sarajevo bira fabrikası

Sırp Ortodoks katedrali ve meydanda satranç oynayan genellikle yaşlı insanlar.

Milyatska nehri ve kenarında yürüyüş.

Nerede Kalalım

Hosteller gayet rahat, ekonomik ve gezgin insanlarla tanışmak için birebir yerler. Aynı zamanda hosteldeki görevli arkadaşlar şehir tanıtımında turist infolardan daha da faydalı olabiliyor. Biz Vagabond ve Travellers Home Hostellerinde kaldık. Travellers home Hostelinden daha memnun kaldık ve daha hesaplı.

Ne Yiyelim

Cevapçiçi : Bizdeki İnegöl köftesine benziyor ama daha hafif ve çok lezzetli. Bir oturuşta 30 tane yiyebilirim şeklinde bir düşünceye kapılıyorum. Yanında salata ve soğan, hardal sosu da servis ediliyor. 

Başçarşıdaki birçok restoranda tadabilirsiniz. Biz Galatasaray restoranda yedik. Tadı hala damağımda. 2 kişilik cevapçiçi, salata, ayran toplamda 22 km.

Dveri restoran başçarşıda bir ara sokakta küçük bir işletme. Turistik olduğundan fiyatlarda biraz pahalı. Biz, Dveri steak ve peynir tabağını denedik yanında da iki saraybosna birası toplamda 55 km ödedik. Dveri steak ağır bir yemek olmakla beraber gayet lezzetli. Yanında gelen pidede sıcak sıcak çok güzel tüketiliyor.[3]

Park Prinçeva, yüksek bir tepede yer alıyor ve tüm Saraybosna manzarasını bir yemek veya içecek ile izleyebilirisiniz. Türkiye’deki gibi mutlaka tüketim yapmanız gerekmiyor da bu güzel manzarayı izlerken. Biz begova (bey) çorbası ki şiddetle tavsiye ederim yanında pomfrit dedikleri patates kızartması ve bira ile anın tadını çıkardık. [4]

Sac Buregdzinica, muhteşem börekler yapıyor. Ülkemizdekini aksine börekler fırında değil odun ateşinde pişiyor ve incecik. Bu yüzden hamuru şişmiyor ve daha lezzetli oluyor. Üstelik porsiyonlarda büyük ve fiyatlarda ucuz. Yalnız çay ve ayran yok. Boşnaklar böreğin üstüne yoğurt dökerek yiyorlar bize kadın yoğurdun yanında bir de su getirince biz de ayran yaptık. Kıymalı ve ıspanaklısı daha bir lezzetli gibi geldi bana.

Pekara, tatlı tuzlu poğaça kurabiyenin alınabileceği bir yer.

İnat Kuca Restoran, biz gitmedik ama tarihini okuduk gayet ilgi çekici. Hemen nehrin kenarında kütüphanenin karşısında.

Pingvin, akşam dışarı çıkanların fast food ihtiyacını gideren küçük bir yer. Tamamen bir ekmeğin arasına tavuk, salata ve köri sosu koyularak servis ediliyor. 3 km

Ulaşım

Şehir içinde tramvay ve otobüs var. Biz daha çok tramvayı kullandık. 1,60 km. Taksi ise mutlaka ücreti önceden konuşarak kullanmakta fayda var. Yakın mesafeler 4 5 km tutuyor havaalanından şehir merkezine ulaşım ise 25-30 km tutuyor.

Para-Ekonomi

1€ =1,95 Bosna Markı. Genelde her yerde Km olarak gözükür fiyat listelerinde. Parayı bankalarda, Exchange Officeler de bozdurmakta fayda var. Restoranlarda, Otobüs gişelerinde ve hostellerde işlerine geldikleri kurdan parayı bozdurmak hoş olmuyor. Örneğin otobüs bileti almak için Mostardan gişeye girdiğimizde kuru 1,90 dan bozunca gişedeki kadın, kendisiyle bir anlaşmazlık yaşadık. Bosna parası görüldüğü gibi TL den daha değerli. Bir bira markette 1,2 km barda 4 km.
  
Gece Hayatı

Savaşın yarattığı izlenimleri silmek için ya da hayata bakış açıları değişen daha kötü ne olabilir ki diye düşünen insanlar eğlenmeyi seviyor. Gece hayatı da gayet hareketli insanlar özellikle gençler sokaklarda ve barlarda eğleniyorlar. Cinemas Club Sloga, Hacienda belli gece kulüpleri. Ben gittiğim de Sloga’da AC/DC tribute grubu vardı.

Cheers, City Lounge, Zelenith Beretki caddesi ve üzerindeki barlarda gece boyunca takılabilirsiniz.

Zlatna Ribica, antika eşyalarıyla yarattığı özgün ambiyansı çaldığı güzel müzikleriyle süsleyen bir eşsiz mekân.

Bir paragraf da Bosna kızlarına açmak gerekir ki Slav ırkından geldiklerinden ötürü uzun boyları ve fit yapılarıyla dikkat çekici güzellikteler..

MOSTAR

Mostar Köprüsü

Saraybosna’ya gitmişken iki buçuk saatlik uzaklıktaki Mostar’da mutlaka ziyaret etmeli. Üstelik ulaşım tren ve otobüs ile gayet kolay. Tren seferleri sabah 06,45 ve akşam olmak üzere günde iki kez, otobüs seferleri de sık sık var. Tren, otobüsden daha ucuz yarı fiyatı 10,9 km ve rahat aynı zamanda yolculuk boyunca tanıştığınız insanlarla kahvaltılıklarınızı paylaşırken muhabbet edebilir, Neretva nehrinin güzel manzarasını izleyebilirsiniz. Tren istasyonu ile otobüs garı yan yana ve eski şehre köprü yürüme mesafesiyle 10 dakika uzaklıkta yer alıyor.

Mostar’da gezilecek yerler ise birbirine çok yakın. Mutlaka tarihini okuyun, eski şehirde gezinirken hediyelik eşya satan yerlerde kitaplar, magnetler, videolar ile bilgilenebilirsiniz. En önemli yapı Stari Most. Mostar kelimesinin anlamı köprüdeki bekçi. Köprünün nasıl yıkıldığını anlatan videoyu izleyebilirsiniz. Bir gelenek olarak devam eden köprüden atlamak her yaz oyunlar şeklinde devam ederken günlük olarak da turistik bir aktive olarak yapılıyor. 30€ karşılığında dalışçılar köprüden atlıyorlar.

Köprünün bir tarafı Hırvat bir tarafı Bosna. Tüm gün köprünün üstünde, eski şehirde dolaşarak kafelerde oturarak hoş vakit geçirebilirsiniz.

Yanı sıra Boşnak tarafındaki Koska Mehmed Paşa Camii de ziyaret edilmeli.

Genelde insanlar Mostar’ı günübirlik ziyaret ederler ve bu güzel köprünün, şehrin gece sunduğu görüntüleri kaçırırlar. Biz kalmayı tercih ettik. Kalacak yer konusunda ise tercihimiz Hostel Miran[5] oldu. Kendisi sıcakkanlı bir arkadaş ve Mostar’da savaşı her anıyla yaşamış, bize bir belgesel ve kendi akrabasının çektiği videokaseti izletirken anlattıkları çok üzücüydü. Çocukluğundan beri savaşta dört bomba isabet eden evlerinde yaşıyor ve biz de orada kaldık.

Mostar’da gece hayatını çok gözlemleme fırsatım olmadı, tercihimizi köprünün üstünde yürüyerek ve izleyerek geçirdik.

Blagay Tekkesi
Mostar’a gitmişken yakın yerlerde görülebilir. Poçitel köyü ve Blagay tekkesi bizim hedeflerimizdi fakat yalnızca Blagay Tekkesine gidebildik iki yer birbirine zıt yönlerde kalıyor. Önce Blagay tekkesine gideceksiniz sonra tekrardan Mostar’a dönüp Poçitel araçlarına binmeniz gerekecek. Sezonun tam açılmaması ve hafta sonu olması itibariyle ulaşım sıkıntısı olduğundan biz taksici bir ağabey ile anlaşarak başta 50 km’den açtığı ücreti 30 km’ye indirerek Blagay tekkesine gittik.

Yemek içinse Hırvat tarafındaki Sadrvan [6] ve Hindin han seçenekler biz Sadrvan da yedik. Porsiyonlar gayet büyük ve yemek de bir o kadar lezzetli.

Ne hissetim?

Klasik tatil anlayışı mantığındaysanız rotanızı başka bir yere çevirin. Tarih, doğa, kültür görmek istiyorsanız koşa koşa gidin. Mezarlıklarda gezinirken, Mostar köprüsünün üzerinde yürürken ve videoları izlerken, Miran’ın anılarını dinlerken, savaşın acı izlerini hala yaşayan insanları izlerken, kurşun delikli binalara bakarken, Srebrenitsa müzesini gezerken, camileri dolaşırken hüzünlendik, öfkelendik, acı duyduk.

Saraybosna ve Mostar’da yaşayan insanlar savaşı geride bırakıp anın ve günün tadını çıkarmaya hayattan zevk almaya çalışıyorlar. Savaşı unutmadıklarını ama düşmanlıklarını geride bıraktıklarını, kurşun delikli binaların orada bir hatırlatma aracı olduklarını, bazıları asla Hırvat ve Sırpları affetmeyeceklerini, Avrupa’nın orta yerinden yapılan soykırımın, yokluğun, fakirliğin unutulmaması gerektiğini vurguluyorlar.


Parkta satranç oynayan amcalar















[1] http://www.muzejsarajeva.ba/
[2] http://galerija110795.ba/
[3] http://www.dveri.co.ba/english/aboutus.html
[4] http://www.parkprinceva.ba/
[5] http://www.hostelmiran-mostar.com/index.html
[6] http://www.restoransadrvan.ba/index.php/en