Rusya gezimiz
için biletleri aldığımızda bu sefer aklımın hep bir tarafında komşu ülkelere de
gitme fikri dolanıp duruyordu. Finlandiya’nın başkenti ve en kalabalık şehri
olan Helsinki’de bunlardan birisiydi. Sadece bir günümü Helsinki’de geçirmiş
olmam elbette şehir ülke ve kültür hakkında nitelikli bilgiler edinmemi ve
aktarmamı sağlamasa da özet olarak bilgi ve deneyimleri paylaşmak isterim.
Helsinki de
bilindiği gibi dünyanın en yaşanılabilir şehirleri arasından gösteriliyor. Kısa
sürede gözlemlediğim kadarıyla insanlar birbirlerine çok saygılı ve nazik
davranıyorlar. Sokaklarda haritayla dolaşırken yanımıza yaklaşıp kayboldunuz mu,
yardım edeyim mi diye yanaşıp yardımcı olmaya, diyalog kurmaya çalışıyorlar. Aynı
şekilde bir kafede, restoranda da otururken size şehir hakkında bilgi verip
yardımcı oluyorlar. İnsanların davranış güzellikleri kadar dış güzellikleri de
dikkatimizi çekiyor. Kadınları güzel olduğu gibi erkekleri de bakımlı ve
yakışıklı. Sokaklar da pırıl pırıl gibi sanki bir ev içi gibi temizliğine
dikkat ediliyor.
Ayrıca şehrin
çok da güvenli olduğunu düşünüyorum. Küçücük yaşta insanlar tek başlarına
sokaklarda istedikleri saatlerde dolaşabiliyorlar. Evcil hayvan besleme
alışkanlığı da yüksek galiba. Sokaklarda köpeklerini gezdiren çok fazla sayıda
insan gördük.
Ulaşım
Helsinki’ye
Türkiye’den direkt uçuş bulunuyor. Rusya, St. Petersburg’dan 7-8 saat süren bir
otobüs yolculuğu ile ulaşımın yanında tren ile dört saatte ulaşmak mümkün. Lux
Express firması Baltık ülkelerinde otobüs firması olarak tercih edilebilir.[1]
Şehir
içinde ulaşım ise tramvay ile sağlanabilir. Gezilecek yerler toplu bir alanda
olduğundan ötürü yürüyerek ya da bisiklet ile kolaylıkla gezebilirsiniz.
Başka ülke
ve şehirlere deniz yolculuğu da yapabilirsiniz. Limandan kalkan feribotlarla
Talinn ve Stockholm şehirlerine de gidebilirsiniz. Tallinn için Linda Line[2]
feribotlarını kullanabilirsiniz. Yolculuk iki saat kadar sürüyor. İnternetten
bilet alabilirsiniz.
Hava Durumu
Biz Haziran
ayının sonlarına doğru gitmemize rağmen gayet kapalı ve soğuk bir hava ile
karşılaştık. Tişört üstü polar ve onun üstüne bir parça daha alarak şehri
gezdik. Güneş biraz ısıtsa da bulutların arkasına saklandığı vakit denizden
esen rüzgârlar içinizi üşütüyor.
Beyaz
Geceleri bu şehirde de göreceksiniz. Yazın Haziran ayında hava neredeyse hiç
kararmıyor sadece kısa bir an alacakaranlık oluyor. Saat 01.00’de bir bardan
çıktığınızda havanın hala aydınlık olması tuhaf gelmekle birlikte unutulmayacak
bir deneyim yaşatıyor.
Kışın
gidenler de tahmin edebiliyorum ki çok güzel kar manzaralarıyla karşılaşacaklar.
Donmuş göl ve deniz, karlar atlındaki ağaçlar ve bembeyaz bir şehir de mutlaka
başka güzellikler sunuyordur.
Gezilecek Yerler
ESPLANADİ PARK |
Seyahatimizi
son dakikaya planladığımızdan ötürü kalacak yer bulmak da sorun yaşadık. Burada
yardımımıza airbnb uygulaması koştu. Uygun bir fiyata ve lokasyonda güzel bir
evde konakladık. Gezilecek yerlere de genel olarak yürüme mesafesiydi. Tüm
haritaları, şehir hakkındaki bilgileri de ev sayesinde karşılamış olduk.
Şehirde
birden fazla gün geçirecekseniz Helsinki kartı[3]
çıkarmak avantajlı olabilir. Bazı restoranlarda indirim, toplu taşımada
ücretsiz kullanım hakkı, müzelere giriş gibi avantajlar sağlıyor.
Kolaylık
olması adına haritaya baktığınızda sokak isimlerinin sonu “-katu” ile parklarda
puisto ile adlandırılıyor.
Helsinki,
İstanbul’da yaşayan bir vatandaş için fazlaca sayılabilecek park alanı
içeriyor. İnsanlar bu parklarda yürüyüş yapıyor, evcil hayvanlarını
gezdiriyorlar, spor yapıyorlar, aileleri ve arkadaşlarıyla birlikte keyifli
zaman geçiriyorlar. Tüm bu yeşil alanlar bir İstanbullu için gıpta ile
karşılanıyor.
Suomenlinna
Kalesi’ne mutlaka gidilmeli. Limanda kalkan feribot-motor gibi
araçlarla adaya gidiliyor. Ada’da tarihi yerlerin yanında tertemiz Baltık
denizden esen hava ile yemyeşil alanlarda yürüyüş ve spor yapabilirsiniz. Aile
aktivitesi için çok uygun bir ada. Özellikle burayı çocuklu ailelerin tercih
ettiğini gördüm. Çok başka bir havası var. Denize de girilebileceğini
düşünüyorum.
Vanha
Kauppahalli denilen üstü kapalı eski market pazarının içerisinde
balık, şarküteri ürünlerinin, meyve ve sebzelerin alışverişini yapabileceğiniz,
anında tadabileceğiniz güzel bir bölge. Ayrıca burada Türk dükkân sahipleri de
var. Onlarla sohbet edebilirsiniz. Ben buradan kendime 6 Euro’ya döner sandviç
aldım.
Market
meydanı (Hakaniemi) bizim ülkemizde türüne sıkça rastlayabileceğimiz bir
alan. Meyve, sebze, hediyelik eşya alabilirsiniz. Bir kutu çileği 4 Euro’ya
aldık.
Temppeliauko
Kilisesi (Kaya Kilisesi) ve Kamppi Chapel of Silence farklı
mimarilerdeki kilise ve şapelin açık saatlerine yetişemediğimiz için dışarıdan
görmekle yetindik.
Esplanadi
Parkı şehrin en merkezi caddelerinde ince uzun bir şekilde uzanan
çok güzel ve hareketli bir park. Etrafından pahalı kafeler, mağazalar da
bulunuyor. Gençlerin buluşma noktası sayılabilir. Hava güzel olsaydı biz de
çimlere yayılmak isterdik.
Uspenskin
ve Luteran Katedralleri de görülmelidir. Uspenskin katedrali farklı mimarisi
ve konumu itibariyle dikkat çekici. Luteran Katedrali de senato meydanında
merdivenlerin üstünde konumlanıyor. Dışarıdan bakıldığında görkemli gözüküyor.
İçerisinden ise gayet sönük, boş duvarları görüyorsunuz. İki katedrale de
girişte ücret ödemiyorsunuz.
Müzeler ilginizi
çekiyorsa modern sanat ve Finlandiya tarihine dair ziyaret edebileceğiniz
fazlaca müze var.
Tren
istasyonu da değişik mimarisiyle gözünüze çarpacaktır.
Stockmann adındaki alışveriş merkezini de turlayabilirsiniz.
Para-Ekonomi
Helsinki’de
biriktirdiğiniz Euro’ları cömertçe harcayabilirsiniz. 7 Euro’ya bir big mac
hamburger endeksinden fiyatları karşılaştırabilirsiniz. Pahalı bir şehir. Biralar
küçükler 5 büyükler 7 Eurodan başlıyor. Restoranlarda yemeklerin başlangıç
fiyatı 25-30 Euro
İçki fiyatları
o kadar pahalı ki Finliler bile yakın ülkelere, Talinn’e gidip içki alış
verişlerini yapıyorlar.
İçme suyuna
para vermeye gerek yok. Musluklardan rahatlıkla içebilirsiniz. Ev sahibine
sorduğumda Avrupa'nın en temiz sularının kendilerine ait olduğunu övünerek
söyledi.
Nerelerde Yedik
Helsinki
çok pahalı bir şehir olduğundan ötürü ve Fin mutfağına da mesafeli yaklaştığımızdan
iki öğünümüzü Fast-Food şeklinde geçiştirdik. Pazardan aldığımız çilek ve market
meydanından aldığımız döner ekmek ile karnımızı doyurmaya çalıştık.
Gece
hayatında ise hareketli noktalar var. İso roobertinkatu caddesinde birbirine
yakın üç farklı mekân denedik. İkisinin isimleri Black Door, Bar Llamas diye
aklımda kalmış. Genel olarak barlarda müzikler kısık ve rahatça sohbet
edebileceğiniz tarzda şık dizayn edilmiş mekânlardı.
Son olarak
Helsinki’de sadece bir gün geçirmiş olmamdan ötürü tam anlamıyla şehri
benimsemediğimi ve bir kez daha gitmenin hem kış ve hem yaz (Ağustos) benim
için faydalı olacağını ve bunu da gerçekten istediğimi düşünüyorum. Umarım
yolum bir kez daha bu şehre düşer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder