Ucuz uçak biletini ararken daha önce aklımızda seyahat planı olmayan bir
şehre ancak doğasını hep merak ettiğim İsviçre’nin Cenevre’ye uçak bileti
aldık. 1,5 gün Cenevre, 1 gün Lozan ve 1 günde Fransız kasabası Annecy’i kapsayan
4 günlük bir gezi ile yakın yerlerin de seyahat planlamalarını yaptık. Programımız
Perşembe gidiş Pazar öğleden sonra dönüş.
Cenevre şehrini gezmek için 2 gün yeterli olacaktır. Ancak yakınlardaki
şehirleri de hesaba katarsanız 4 günlük bir gezi idealdir.
Gezimizin ilk durağı ile başlayalım. Cenevre, İsviçre’nin Fransızca
konuşulan bölgesinde kalan fazla sayıda banka, sigorta ve expat çalışana ev
sahipliği yapan aynı zamanda dünyanın sayılı üniversiteleri ile binlerce
uluslararası öğrenciye eğitim olanağı sağlayan huzur dolu sakin bir şehir. Şehir
sarmalayan Cenevre Gölü de öyle berrak öyle mavi sarmalıyor ki şehri insan
büyüleniyor.
Cenevre Gezilecek Yerler
Cenevre’de gezilecek yerlerin hemen hepsi birbirine yürüme mesafesi
olduğu için toplu taşımaya gerek kalmıyor. Bir bisiklet bulabilirseniz çok daha
rahat edersiniz. Bizim kartımız olduğu için tramvay ve otobüs ile şöyle bir
şehri görelim dedik.
Jet D’eau, Cenevre’nin sembolü desek yalan sayılmaz. Uçakla
gelirken bile görebiliyorsunuz. Suyun
yüksekliği 140 metreye kadar çıkıyor. Günün belli saatlerinde, yılın belli
sezonlarında çalıştırılıyor. Önünde, arkasında
mutlaka fotoğraf çektirilir.
The Place des Nations UNOG, Birleşmiş milletler sarayı.
Önündeki meydanda bir ayağı kırık bir dev sandalye ve sergiler oluyor. Cenevre,
160'dan fazla uluslararası organizasyona ev sahipliği yapıyor. Kızıl Haç ve
Unicef binaları da bunlardan en ünlüsü.
Parc de Bastion, burası çok güzel bir park. Son günümüzün
sabahında büyük satranç masasında oynadığımız oyundan çok keyif almıştım.
Üniversite’de hemen burada. Reform Duvarı da yine bu parkın içinde yer alıyor. Hava
güzelse piknik yapmaya bile gelinir.
Place Bourg du Four, Eski şehir bölgesinde daracık sokaklarda
dolaşırken şirin bir meydana çıkıyorsunuz. Kafe ve restoranlarda soluklanıp
hele de güneş varsa öğlen güneşini gören masalardan birisini kapın.
St. Pierre Katedrali, kulesine biz çıkmadık, belki güzel bir
manzarası vardır ama değer mi emin olamadık. Dışarıdan görkemini şöyle bir
izleyin.
Parc Mon Repos, tamamen tesadüfen bulduğumuz süpür huzurlu ve
manzaralı bir park. Çiçeklerin güzelliğin üstünde göl ve dağ manzaraları bizi
büyüledi.
Bains des Paquis, göl kenarında gençlerin sosyalleştiği,
ortasında havuz kaplıca hamam tarzı ıslak alan işletmelerin olduğu bir iskele
şeklinde bölge. Sonuna kadar yürüyün ve taşlara oturup tertemiz havayı soluyun.
Eski şehir bölgesini gezin, göl kenarında uzun yürüyüşlere çıkın çok
fazla sayıda spor yapan insan göreceksiniz özellikle koşan.
Ulaşım
Otelden aldığımız kart ile tüm şehir içi ulaşımını ücretsiz yaptık. En
son gün havaalanı için sadece bir otobüs kullanmak durumunda kaldık. Numaralar
çok basit, havaalanı şehir merkezine yakın fakat otobüs biraz dolaşıyor.
Şehir içinde sarı renkli sandal gibi motorlara mutlaka binin. Üstelik
otelden aldığınız ulaşım kartları bu araçlarda da geçiyor. Botların adı
Mousette diye geçiyor. Böylece Cenevre gölünde ücretsiz
sandal gezisi yapmış olursunuz.
Konaklama
Belki de en sıkıntılı kısım burası. Az sayıda hostel var, biz iki tane
bulabildik fakat önceden rezervasyon yapmak gerekiyor yoksa yer yok. Couchsurfingden de kimseye ulaşamayınca
mecburen Hotel St-Gervais adında mütevazi ortak banyosu olan bir otelde 3 gece
konakladık. [1] Hostel
fiyatları da yüksek gelecektir.
Otelimizin en güzel yanı konumu ve sağladığı ücretsiz ulaşım kart idi. Tren
garının hemen yanında olması, gezilecek yerlere yürüme mesafesi ve tabii sabah
kahvaltısındaki kruvasanlardı.
Para-Ekonomi
İsviçre dedikleri kadar da varmış. Refah seviyesinin yüksek oluşu ile
gördük ki gerçekten çok pahalı ve neredeyse her şey pahalı. Para birimi Frank
(CHF), TL olarak karşılığı 2,9 ile 3,1 arasında dalgalanıyor. Hayat
standartlarına dair bir ipucu şu linkte görebilirsiniz. [2]Pahalı
olmayan bir restoranda bile yemekler 25 frank olabiliyor.
Para çevirme işine girmektense Türkiye’den turistik bir yerdeki herhangi
bir döviz bürosundan frank alıp gitmek daha mantıklı. Hatta İsviçre’ye seyahat
planlıyorsanız Frank’ın değerini kontrol edip düştüğü vakit alım yaparsanız kur
farkından kazanmış olursunuz.
Nerelerde Yedik
Dünyanın en pahalı ülkelerinden birinin en pahalı şehirlerinden birinde
ekonomik ne yiyeceksiniz. Yemek konusunda gerçekten çok zorlandık. 2 akşam
yemeği MC Donalds, bir gece akşam yemeğini de Migros’dan yedik. 2 kişilik MC
menüsü 50 TL tutarında. Migros’da bile soğuk yemekler 16-17 TL. En büyük şoku
ise Vapiano adlı pizza restoranına girdiğimizde yaşadık. Bir pizza 50 TL.
Lozan’da aynı problem söz konusu. Burger King bile pahalı gelirken bir
çorba ile öğlen yemeğimizi geçiştirdik.
Annecy de ise fiyatlar daha insaflıydı, marketten alışverişimizi yapıp
çimlere oturup muhteşem manzaralara karşı karnımızı doyurduk.
Manor adı verilen avm gibi marketlerden güzel ürünler alın. Biz çikolata sevdiğimiz
için büyük paralar ödedik.
ANNECY
Küçük bir Fransız kasabası muhteşem bir doğa.. Nereye benziyor desem
Belki Brugge ama tam olarak da öyle değil. Büyük bir göl, tepesi karlı Mont
Blanc dağları arkada uzanıyor, daracık sokaklarda şatoya benzeyen estetik
evler.
Cenevre-Annecy arası ulaşımı gidiş dönüş 23,5 CHF karşılığında sağladık.
Otobüs yaklaşık 2 buçuk saat sürüyor ve yol boyunca harika manzaralar size
eşlik ediyor. Aynı rotanın tren ile olanı da var. Fakat fiyatları çok daha
yüksek. Otobüs hemen merkezden, gölün kenarından kalkıyor.
Göl kenarında uzun uzun yürüyün bir sağa bir sola, harika manzaralar
göreceksiniz. Şansımıza güneşli hava denk geldi. İnsanların bir kısmı çocukları
ile çimlerde, parklarda hayvanları ile piknik yaparken bir kısmı da su sporları
ile doğanın tadını çıkarıyordu. Biz de öyle yaptık, öğlen yemeğimizi çimlerde
yedik. Bir tane alışverişi göreceksiniz, oraya girip ne ihtiyacınız varsa
alabilirsiniz.
Suyun içeri girdiği kısımlarda da restoran ve kafeler cıvıl cıvıldı. Ara
sokaklarda kaybolun, kiliselere girin bakın. Günübirlik gezi için ideal bu
şehre gelmeye üşenmeyin.
LOZAN
Cenevre’ye kadar gitmişken mutlaka zaman ayrılması gereken yerlerden biri
de Lozan şehridir. Üstelik Türk vatandaşları için de bu şehir başka bir anlam
taşır.
Biz nasıl ulaştık? Alternatifler bulunuyor, tren bunlardan biri, gidip
fiyat sorduğumuzda ise gerçekten şok olduk. Bu kadar kısa mesafe için istenen
rakam bir an bizi Lozan’a gitmekten caydırsa da sonra mutlaka gitmemiz
gerektiğini birbirimize söyledik. Bir başka alternatif de kaldığımız otelin
resepsiyonundaki hanımefendiden öğrendik. Blablacar ile ulaşmanın mümkün
olduğunu söyleyince telefonumuza hemen uygulamayı kurduk ve iki kişi ile kontak
kurduk. Bir tane kızdan geri dönüş alınca üniversiteyi buluşma yeri olarak
seçtik. Fiyat da bizim için süperdi. Ertesi gün kantinde biraz bekledikten
sonra kendisi ile buluştuk. Başka bir arkadaş daha vardı. Araba’da şoförümüz
Perulu, önde Slovak kız arkada biz Lozan’a yola koyulduk. Blablacar, cebimizi
deldirmekten kurtardı diyebiliriz. Dönüşte de tren ile yolculuk etmeye karar
verdik.
Lozan nasıl bir şehir diye kendime sorduğumda yağmurlu ve kapalı bir
havada gezmiş olduğumuz için pek ısınamadığım şehir olarak yorumlarım. Üstelik
genelde şehirlerde yer yön duygumu çok zorlanmadan sağlayabilirim ancak
Lozan’ın şehir yapısı benim kafamı biraz karıştırdı. İki katlı bol yokuşlu enteresan
bir planlaması var. Sağımı solumu karıştırdığım zamanlar oldu. Şehrin içinde
asansör var kat değiştirmeniz için. Bol yokuşlu olduğundan yürüyerek gezmesi de
bir hayli zor.
Mutlaka Olimpik Müzeye gidin. Müzecilik hakkında görüşleriniz
gelişecektir. Ben müzeyi konum olarak Emirgandaki Sabancı müzesine benzettim.
Hafif tepenin üstünde geniş bir bahçe ve göl manzarası.
Genel olarak İsviçre’yi çok beğendiğimi söyleyebilirim. Harika doğası,
insanların yaşam biçimi ve saygı kültürü yaşamak için tercih edilecek ülkelerin
başında geliyor. Uçakta dönerken yakın zamanda mutlaka yine bir gezi planlayacağımı
kendime söyledim. Frank düştüğü vakit güzel bir gezi organize edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder