2 Aralık 2013 Pazartesi

La vie d’Adéle - Blue is the warmest color


“La vie d’Adéle” ya da “Blue is the warmest color” lise öğrencisi Adéle’in hayatı keşfetme çabasını, iki kadın arasındaki tutkulu aşk ve sınıf farklılıkları üzerinden bize anlatmaya çalışıyor.

İlk cinsel deneyimini okuldaki erkek arkadaşıyla yaşayan Adéle yine ilk görüşte Emma’ya âşık oluyor ve Emma üzerinden kendisini ve hayatı keşfetmeye ve deneyimlemeye büyük bir şevkle başlıyor. Güzel sanatlarda okuyan Emma'nın kendisini resmettiği tabloya bakarak, ”Tuhaf, bu hem benim hem de değil “ demesi Adéle’in kendini tanıma mücadelesini özetliyor.

Kechiche’nin izlediğim ilk filmi olması itibariyle yönetmenin kamera kullanım tarzını bilmiyordum ama daha ilk dakikadan fark ediyorum ki tüm film yakın çekimlerden oluşacak. Adéle’in dişlerine, dudaklarına, gözlerine, yukarıdan topladığı saçlarına ve vücuduna o kadar yakınız ki sanki onu dikizliyoruz hissine kapılıyorum. Film, bir Adéle güzellemesi gibi durmaya başlıyor. Filmin geneline hakim olan doğallık olgusunu ilk dakikalardan itibaren görüyoruz. Kechiche, oyuncularını filmin büyük bölümünde makyajsız oynamasını istemiş yine oyunculardan senaryoyu dahi bir kere okumalarını, diyaloglarında kelimelerin zorlanmadan kendiliğinden çıkması için ısrar etmesi doğallığa ne kadar önem gösterdiğini fark ediyoruz. Adéle ağladığı zaman akan gözyaşları yemek yerken dudakları kenarında kalan sosları ve burnundan akan sümüğü dakikalarca bize gösteriyor.

Filmin en tartışılan tarafı da şüphesiz ki 10 dakikaya yakın seks sahneleri. Gereğinden uzun tutulan sevişme görüntüleri ve Adéle in tek başına olan sahnelerdeki çıplaklığı kadın vücudunun bir kez daha meta olarak yansıtıldığı şeklinde eleştirildi. Kechiche’ye bir dikizci gibi hareket edip, erkeklerin fantezileri için bu sahneyi çektiği konusunda eleştiriler yöneltildi.  Üstelik oyuncularda bu sahnelerin defalarca çekilmesinden (film genelinde yaklaşık olarak 800 saat çekim yapılmış ve seks sahnesinin çekimi 10 gün sürmüş ) ötürü çok zorlandıklarını dile getirdiler. Fikrimce Kechiche bize tüm yönleriyle en doğallığı ile lezbiyen ilişkiyi göstermiş. Kadın vücudunun ne kadar estetik olduğunu, arzularını tüm çıplaklığı ile yansıtmaya çalışmış. İki kadın arasındaki aşkın en açık seçik haline tanık oluyoruz. Adéle her defasında bize en doğal en yalın ve çıplak halini göstermekten kaçınmıyor.

Filmde anlatılan aşk öyküsü o kadar gerçek olmaya başlıyor ki biz izlerken iki kadının aşk yaşayabileceğini, bir ilişki sahibi olacağını öğrenebiliyoruz. Özellikle bazı toplumlarda genel yargının yıkılması açısından önemli bir rol oynuyor bu film fakat filmin genel amacının bu olduğunu söylemek haksızlık olur. Altın Palmiye ödülünü aldığı vakit Fransa’da eşcinsel evliliğinin de yasallaşması ilginç bir tesadüf olarak görülebilir.

Filmdeki müzik seçimleri, miting, gay pride, Adéle'nin doğum günü partisi ve anaokulundaki çocukların tören sahnesi de iyi çekilmiş sahnelerdi.

Adéle ve Emma arasındaki yıllara dayanan ilişki zamanla da karakterlerin gelişmeye başlamasıyla olgunlaşınca ikili arasındaki aşkın ağır bastığı dönemlerde önemsiz görünen farklar da sınıfsal düzeyde belirginleşmeye başlıyor.

Örneğin iki aile arasındaki yemek sahnelerinde sınıfsal farklılıkları çok bariz görüyoruz. Emma’nın ailesi sanatla ilgi sahibi, açık fikirli, kızlarının sanatsal çalışmalarını destekleyen ve cinsel yönelimini benimsemiş, yemekte istiridye ve deniz ürünleri tüketip sanat konuşabilen karşıt olarak Adéle’in ailesi de yemekte spagetti bolonez yiyen orta gelirli bir aile profili çizen ve Emma’ya erkek arkadaşın ne iş yapıyor diye sorup farklı cinsel kimlikleri görmeyen bir aile yapısı. Emma’nın, Adéle’i dudağından öptüğünde ailenin tepki vermemesi fakat Emma, Adéle da kaldığı zaman farklı odalarda uyumaları da bu farklıkların detaylarını gösteriyor.

Emma ve Adéle arasındaki sınıfsal farklar arkadaş çevrelerinde görülüyor. Adéle in okul çıkışına gelen Emma'yı gören arkadaşları Adéle tepki gösterince aralarında tartışma çıkıyor ama Emma Adéle ‘i arkadaşlarıyla tanıştırdığında ilişki gayet olağan karşılanıyor.

Filmdeki ayrılık sahnesi de çok başarılı. Emma’nın ilişkide en başından beri erk tutum göstermesi bunu Adéle’in yemek hazırlaması ve bulaşıkları yıkarken Emma’nın yatakta dergi okuması ve birçok sahnede görebiliyoruz. Adéle’i sorgulaması ve sonunda Adéle'in yalanlarını öğrendiğimizde ona tokat atması gayet başarılı performanslardı. İlgi çeken nokta ise Emma'nın kendisini bir erkekle mi bir kadınla mı aldatıldığına takılmasıydı. Peki, ayrılığın gerçek sebebi bir aldatmamıydı yoksa derin nedenlerde var mıydı? Kechiche sanat camiasındaki sohbetleri bize gösterirken görüyoruz ki cinsel özgürlük konusunda ne kadar sınırsız olunsa da mevzu sınıfsal farklılıklarına gelince aynı özgürlüğün gösterilemediğini bir aşkın dahi nasıl kabul göremeyeceğini ve yok olup gideceğini gösteriyor.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder